BERKİN ANLATIYOR!

Berkin tells us about his erasmus experience!

Gittiğinde nerede kaldın?

Öğrenci konaklamalarıyla ilgilenen DUWO adında özel bir firma var. Çoğu okulun bu firmayla anlaşması var. Önce gittiğim okul bu şirketi öğrenci olarak geleceğime dair bilgilendirdi. Daha sonra internet üzerinden kalacağım odayı ayırttım. Başvuruyu gideceğim belli olur olmaz yaptığım için yer bulmakta sıkıntı çekmedim ama odaların kısa sürede tükendiğini biliyorum. Kaldığım yer karma bir aparttı ve bildiğim kadarıyla bu konuda bir seçim şansınız yok. Herkes odasında tek kalıyordu ama banyo ve mutfağımız ortaktı. Yorgan, bıçak, tencere, tavan gibi temel şeyleri içeren bir koli veriliyor her öğrenciye, o yüzden Türkiye’den pek bir şey getirmedim ben.Ücret yaklaşık 400 euroydu, ki bu benim hibeme denk geliyordu.

Sosyal hayat nasıldı?

Kaldığım yer yaklaşık 700 kişinin yaşadığı iki bloktan oluşuyordu ve sadece uluslararası öğrenciler kalıyordu. O yüzden çok hareketli ve kültürel anlamda çok zengin bir ortamdı. Şehirde de nüfusun çok büyük bir bölümü göçmenlerden oluşuyordu. O yüzden herhangi bir dışlanma yaşamak pek olası değil. Şehirde her gün katılabileceğimiz bir çok etkinlik oluyordu ve bunları internet üzerinden rahatça öğrenebiliyorduk. Ancak hava koşulları nedeniyle sonbahar ve kış aylarında çoğu zaman eve kapanmak zorunda kaldım. Şehir neredeyse her gün çok şiddetli rüzgarlara ev sahipliği yapıyor. Bazı günler yürümek bile imkansız hale gelebiliyor. Dakikalarca karşıdan karşıya geçemediğim günleri hatırlıyorum.

Erasmusta gittiğin okul nasıldı?

Okul teoriden çok pratiğe ve uygulamaya odaklanmıştı. Güz dönemi iki döneme ayrılmıştı. İlk dönem 9 kredilik tek bir ders almıştım. Derste şehirle alakalı gerçek bir problemi çözmek adına saha araştırması yapıyor ve her hafta bunu raporluyorduk. En son da sorunun çözümüne dair bir tasarım ortaya koyup araştırma yazımıza ekledik. Örneğin bizim grubumuzun konusu gözden düşmüş bir alışveriş sokağını canlandırmaktı. O sokakta restaurant işleten bir kadın böyle bir talepte bulunmuştu ve biz ücret almadan onun için çözüm üretmeye çalışıyorduk. Derste herhangi bir konu anlatımı yoktu. Hocalar her ilerlememizi kontrol ediyor ve brief veriyorlardı sadece. Okul tamamen İngilizce eğitim veriyordu ve hiçbir derste Flemenkçeyle karşılaşmadım. Çoğu ülkede yapılanın aksine Erasmus öğrencileri için dersler kolaylaştırılmadı. Hollandalı öğrencilerle aynı muameleyi gördük her zaman.

Okulun yeri nasıldı?

Gittiğim okul Laheydeydi. Şehir Hollanda’nın en büyük şehirlerinden biri ve aynı zamanda Güney Hollanda’nın başkenti. Okul merkezin biraz dışındaydı ama merkeze ulaşım çok kolaydı. Merkeze gitmeye gerek kalmadan her ihtiyacımı karşılayabiliyordum zaten. Kaldığım yer ile okul arası da yürüyerek 5 dakika bile değildi. Ben neredeyse hiçbir zaman şehir içinde toplu taşıma kullanmadım. Her yere bisikletle veya yürüyerek gidilebiliyor. Ülke içinde indirimli ulaşım için kart alınabiliyor ama ben ihtiyaç duymadım. Amsterdam ve Rotterdam’a ulaşım çok kolay. Amsterdam’dan bir çok ülkeye ucuza uçak bileti bulmak mümkün. Belçika ve Almanya’ya da ucuz, kolay ve bol alternatifli bir şekilde seyahat edilebiliyor.

Erasmus hayatına ne kattı?

İngilizcem biraz daha akıcı hale geldi ve farklı aksanları daha kolay ayırt edebiliyor ve anlayabiliyorum. Bana en büyük katkısı ise yurtdışında yaşama konusunda kendimi sınama imkanı vermesi oldu. Artık başka bir ülkeye yerleştiğimde yaşayabileceğim zorlukların farkında olarak alabileceğim bazı kararları.

Çalışma imkânın var mıydı?

Duyduğum kadarıyla evet ama bu konuyu araştırmadım pek. Yarım dönem gideceğim için çalışmayı düşünmedim hiç.

Hibe çıktı mı?

Evet çıktı. Bildiğim kadarıyla hibe çıkmama gibi bir durum yaşanmıyor. Benim gittiğim dönemde Hollanda için aylık 400€ hibe veriliyordu. Bu para aylık olarak değil, gittikten yaklaşık 1 ay sonra%80’i toplu olarak gönderildi. Kalan miktarı döndüğümde aldım.